top of page

Şans mı, Değişim mi?


“Şansın varlığı aynı zamanda bize eylemlerimizin pek de tekrar edilebilir olmadığını hatırlatır. Değişim kaçınılmaz olduğuna göre asıl soru şudur: Değişimi önlemeye ve kendinizi ondan korumaya mı çalışıyorsunuz, yoksa değişimi kabullenip, ona karşı açık olup egemen olmaya mı çalışıyorsunuz? Elbette ki benim düşünceme göre yaratıcılığın anlamı değişimle el ele çalışmaktır.”


Bu ifadeler Pixar Animation ve Disney Animation’ın başkanı Ed Catmull’a ait.


Varlığın gereği olarak sürekli aksiyon halinde olan canlılarız. Beş duyumuzla istemli ya da istemsiz hareket halindeyiz ve otomatize edilmiş bir yaşam sürüyoruz.


Hayata etki edebilmek için bireysel farkındalığı geliştirenler değişimi kabullenirken, aklını ve duygularını hayalleri ve idealleri ile birleştiremeyip oto pilot ile hareket edenler de değişim karışısında ördükleri bariyerler ile tam otonom bir hayat yaşıyor. Çoğunlukla da bariyerin önünde ve hatta gerisinde kalarak sadece izlemek ile yetiniyor, kendisini rutin konfor alanlarına mahkum ederek avutulmuş duygu yığını içinde kayboluyor.


Her ne kadar zor olsa da değişim için önce uyum sağlamayı denemelisiniz. Uyum sağladıkça uyum sağlanan negatif davranış biçimi zamanla pozitif davranış biçimine ve bu olumlu davranış biçimleri de zamanla bir kültür haline dönüşecektir. Davranış kültürümüz uyum ve adaptasyonla eş güdümlü olmalı.


Şans faktörü çoğunlukla güçsüz durumlar için geçerlidir ve kişi güçsüz durumda kaldığında aradığı şeyin hayallerde gizli olduğunu düşünür. Hayallerin şansa bağlı olmadığını anlamak için, insanı özgün kılan ve özgür bırakan eyleme geçme halinin hayal ötesinde kurulan bir ütopya olduğunu zanneder.


Özgürlüğün ve egemenliğin aydınlığa açılan kapısının anahtarı aksiyon alma, yılmazlık gösterme, istikrarı devam ettirme, öğrenmeyi sürekli kılma, öğrenilenlerin uygulamaya geçirilmesinde cesareti güçlendirme, tek başına sonuca değil başarıya giden sürece odaklanarak problemler karşısında yaratıcı düşünce ve çevik hareket edebilme becerilerini kullanmaktır.


Şansın gelmesini beklemek yerine kendi şansını yaratmak isteyenler eyleme geçme potansiyelini artırması gerekir. Zira tersi durumda değişimi kucaklayamaz. Kişiyi özgün ve farklı kılan sadece değişime uyum sağlamak değil aynı zamanda değişimin merkezinde olan ve değişimi başlatan olmasıdır, bu yüzden değişimi yaratanlar şansa ihtiyaç duymayanlardır.

bottom of page